21 Mart 2015 Cumartesi

Silgiler, Silerken, Silinirler de

1

 Biliyor musunuz? Bir şairin, kendisinin de bir insan olduğunu unutması. –insan bu dünyada, sıkışınca, ne bahaneler bulabiliyor,- ilginçtir. Evet insanın (insan) olduğunu unutması, unutması ve unutması herhalde korkunç olumsuz bir şey. Hatta ürkünç. Yani ki bizim kuşağımızın Sıkı Şairlik’inin  tam tersi.
(Ona Sivil Şiir de denebiliyor.)

  “Bizim Sırp Şairi”nin soruları öyle dayatılanların söylemine, diskuruna kapılmaması ya da o biçimdeki söyleme gelmemesi, belirli bir açıdan elbet iyi bir şey. Çünkü, soruları öyle soranların büyük çoğunluğu hep“iktidar”dadırlar ya da en azından iktidardaki geniş mezheplilerle ve geniş meşreplilerle senli benli, içli dışlı bir“kötülük dayanışması” içinde değil midirler? (Bunu ben 1977’den beri canımda ve iliklerimde yaşayarak biliyorum, başkalarının hesabına utanç duyarak hem de!)

  2
  Şunu söylemek isterim yalnız: Bir çocukluk, yok yoksulluk içinde ve buruşmuş olarak ve (kısaca) buruşuk geçmiş olabilir. Kimse bana “benim çocukluğum” sözgelimi sıkı şair Cemal Süreya’dan da “kötü geçti” diyemez! Öylesine bir ıssızlığın ve yalnızlığın ve kimsesizliğin içine hemen hemen bütün cumhuriyet tarihinde kimse düşmemiştir!

  İşte o yüzden rahatlıkla “bizim hesapsızlığımız, sizin hesapsızlığını yer!”diyebilmiştir bir cumhuriyet büyüğünün oğluna; hem de meydan okurcasına. Ve sonraları yakın arkadaşlarından kazık yemiş ya da eli ısırılmış filan olabilirler, vs.

  3
  Ama, “bizim” Sırp şairi, beynine sürdüğü bu silinmez lekeyi, öyle, misvakla filan çıkarmaya kalmasın! Leke her yerden görülüyor, görülebiliyor. İşte tam da yeridir burası. Silgiler, silerken, silinirler de! O bizim Sırp şairi Sıkı Şair’den etik bakımdan gittikçe ve giderek uzaklaşıyordu zaten. Ben bu konuyu istemeyerek geçiyordum, açıkçası atlıyordum hep.

  Belki de o, başlangıçtan eri (ben ilk kuşkuyu 1970’de Aksaray’da TÖS’ün binasında bir şiir toplantısında duymuştum. Ve “dur bakalım!” demiştim kendi kendime.Ben, gerekirse, bir ömür boyu pusuya da yatabilirim. Bir gerçeklik uğruna 30-40 yıl bile bekleyebilirim!) gizli bir biçimde ve altta “dürüst” bir insan değildi. (“Dürüstlük.” Her söylemde, her anlamda yalın “dürüstlük” hey!)

  4
  Şairler yoksa kızlarla, delikanlılarla birlikte “Sünni” Sırplarca, hem de alkışlanarak yakılmadı mı tarihte? Sivas’ta ve şiirin tarihinde? Gerçekten Sivaslılığı ve İslamlılığı da yaralayan ilkel ve barbarca düpedüz bir cinayet işlemiş olduğunuz hiçbir kurnazlık ve laf kapatamaz. Cumhuriyetin en anlamlı bir olayıdır bu. Arkası da gelecek.

Ece Ayhan

Sivil Denemeler
YKY 1998

Hiç yorum yok: